Sosyal uzaklık röportajlarımda bugünkü konuğum Epsilon Yayınları Yayın Direktörü Aslı Tunç. Kendisi ile yayıncılık üzerine uzun soluklu söyleştik. Aslı, toplumsal aralıkta tanıştığım özel insanlardan, hoş dostluklardan biri oldu. İçinde yaşadığımız bu pandemi süreci yayıncılığı nasıl etkiledi? Kimler nasıl ziyan gördü? Yayınevinde onlar nasıl tedbirler aldı? Her şeyi sordum, o da samimi bir biçimde cevapladı…
Keyifli okumalar dilerim…
#evdeyimokuyorum
HAYALİMİ BİR AMAÇ HALİNE GETİRİP BİR YOL HARİTASI ÇİZDİM
– Aslıcığım, birinci sorum tıpkı. Ulaşılanın dışında da, hissiyle, kalemiyle… Aslı Tunç kimdir? Kendini nasıl anlatır?
Aslı Tunç; muharrir ve yayın direktörü olduğu için kendini şanslı sayan, yaptığı işten büyük haz duyan ve hayatın onu getirdiği noktanın değerini ziyadesiyle bilen biri. Zeytin ağaçlarına ve denize tutkun. Seyahat etmeyi çok seviyor. Seyahat ettiği yerlerde edindiği tecrübelerin ve farklı coğrafyalarda tanıştığı insanların değerli bir kazanım olduğunu düşünüyor. Duygusal tarafı, mantığına nazaran birçok vakit ağır bastığı için gerçek hayattaki bu durumun kalemine de yansıdığını söylemek mümkün.
– Bu hem yayınevinden hem küçücük de olsa senden bahsettiğimiz bir röportaj olacak. Haydi seninle başlayalım. Müelliflik sürecini anlatır mısın bize? Nasıl başladın?
Kendimi bildim bileli daima yazdım; fakat birinci kitabımı otuz beşinci yaşıma adamak üzere bir niyetim vardı. Elbette ki bunu gerçekleştirebilmek için istemenin yetmeyeceğinin farkındaydım. Hayalimi bir amaç haline getirip bir yol haritası çizdim. Daha evvel denenmemiş ve benim yazarken çok keyif aldığım bir format belirledim. Kentlere hikayeler yazarak, her kentin dokusuna uygun kurgular oluşturdum. “Bir kent bir öykü” gibi bir iskelet çıktı ortaya.
– Pekala sonra nasıl ilerledi?
Şehirlere ilişkin kıymetli ayrıntıları kurguda ön plana çıkarınca kitap dikkat cazibeli bir hal aldı. Örneğin; Floransa’da Davut heykeli ile heykeltıraş Michelangelo ortasındaki bir diyalogdan kelam ederken, Barselona’da tek eli olmayan yaşlı bir Flamenko dansçısının geçmişine uzandım. Sonrasında kitabım Yunancaya çevrildi ve 2019 yılında Yunanistan’da yayımlandı. Birinci kitabın gerisinden, sonraki yıl Hayatın Fon Müziği romanım okurlarla buluştu ve şu an yeni bir roman kurgusu üstünde çalışmaktayım.
– Bir yazma rutinin var mı?
Geceleri yazabiliyorum. Genel olarak da gece insanı olduğumu söyleyebilirim. Gece çok daha verimli çalışıyor, okuyor, yazıyorum. Yazarken müzik dinleyemem. Ortamın son derece sessiz olması gerekir. Bunların dışında yazdığım muhakkak bir yer ya da ilham veren farklı bir ritüelim yok.
– Öbür lisanlara çevrilen kitabından kelam ettin. Bu süreci anlatır mısın?
Evet. Birinci kitabım çok sevgili Stella Vretou tarafından Yunancaya çevrildi ve 2019 yılında yayımlandı. Bu süreçte çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Hayatta hiçbir şeyi çok zorlayan, ısrar eden biri olmadım. Bu bahiste da bir beklentim ya da uğraşım yoktu açıkçası. Her şey bizatihi oldu. Kitapta Yunanistan’dan bir hikaye olması, kentlere hikayeler fikrinin yayıncılıkta deneyimli isimlerin dikkatini çekmesi ve Stella’nın inceleme sırasında kitabı çok sevmiş ve çevirmek istemiş olması süreci süratle ilerletti.
– Pekala nasıl hissettiriyor?
Beklentim yoktu dedim; lakin kitabımın farklı bir lisanda yayımlanmış olması dayanılmaz bir his. Bunu yaşamış olmaktan ötürü çok memnunum. Kitap sayesinde aslında çok sevdiğim Yunanistan ikinci meskenim haline geldi, daha da sık gidip gelir oldum ve çok bedelli dostlar edindim.
(Stella Vretou ile)
HER YAŞTAN OKUR, KİTAPLARIMIZA HAK ETTİĞİ KIYMETİ VERİYOR
– Gelelim yayınevine. Epsilon Yayınevi’nin kuruluş öyküsü nedir?
Epsilon Yayınevi, bölümdeki en eski yayınevlerinden biri. Kuruluşumuz 1988. Yayıncılık serüveni dağıtımcılıkla başlayıp yayıncılıkla devam etmiş. 1993 yılında birinci bastığımız kitaplar çocuk kitapları. Sonrasında iş dünyası, ferdî gelişim, sıhhat üzere mevzularla ilgili değerli başlıklar yayımlanmış. Şu an bulunduğumuz nokta prestijiyle hem çocuk hem de yetişkin kitaplarında listemizde epey kıymetli kitapları bulunduruyoruz.
– Nasıl bir çizgide Epsilon? Başka yayınevlerinden hangi noktada ayrılıyor?
Epsilon genel okur kitlesine hitap eden, epeyce vizyoner, hırslı, gözü pek ve önemli büyüme amaçları olan bir yayınevi. Pek çok bahiste dalda “ilk”lere imza atmış öncü bir kurum. Bunu hem yayımladığımız kitaplar hem de işimize yaptığımız yatırımları göz önüne alarak söylüyorum. Reklam stratejilerimiz, yer aldığımız mecralar, online satış kanalımız kitap365’e yapılan yatırım ve buradaki faaliyetler bizi pek çok yayınevinden ayırıyor.
– Bir kitabı yayımlamaya karar vermek için hangi şartlardan geçiriyorsunuz? Epsilon’da bir kitabın yayıma hazırlanma sürecini konuşalım mı?
Süreç kitabın çeviri eser mi, yoksa Türk lisanında yazılmış bir eser mi olduğuna nazaran değişiyor. Yayım siyasetlerimize uygun olabileceğini düşündüğümüz, ilgimiz çeken yabancı bir kitap olduğunda öncelikle ilgili editörümüz belgeyi inceliyor. Karar verirken muharrir, içerik ve yapıtın yurtdışındaki performansını dikkate alıyoruz. Şayet kitabı yayımlamaya karar verirsek, o noktada teklif basamağına geçiyor ve ticari süreci başlatıyoruz. Sonrasında içeriğe ve önceliğe nazaran programa alarak kitabın cinsine nazaran en uygun olabilecek tercüman ile bağlantıya geçiyoruz. Çeviri evrakı hazır olduğunda redaksiyon, son okuma üzere süreçler ve kapak hazırlıkları başlıyor. Müellif adaylarının tarafımıza ulaştırdıkları evrakları değerlendirirken; ne yazıldığından çok nasıl yazıldığına bakıyoruz.
– Daha çok hangi tıp kitaplar basıyorsunuz?
Resimli çocuk kitaplarından kurgudışı kitaplara, dünya edebiyatından çizgi romana kadar çabucak hemen tüm kategorileri içine alan bir yayım stratejimiz var. Her ay her kategoriden kitap basıyor ve okurlarımızla buluşturuyoruz. On iki yaşında Saftirik okurumuz da var, kırk yaşında Meleklerin Payı okurumuz da. Bunu da kıymetli bir zenginlik olarak görüyoruz. İlgi çeken bir husus hakikat anlatıldığında ve ihtimamlı bir edisyonla okurun beğenisine sunulduğunda her yaştan okur kitaplarımıza hak ettiği bedeli veriyor.
KENDİMİZE, ‘BU KİTAP İLGİMİZİ ÇEKER MİYDİ?’ DİYE SORUYORUZ
– Alt yayın gruplarınız da var…
Ağırlıklı olarak dünya edebiyatı kategorisinde kitaplar bastığımız; Svetlana Aleksiyeviç, Bernard Malamud, Ali Smith üzere kıymetli muharrirlerin yapıtlarını yayımladığımız Kafka ve fotoğraflı çocuk kitapları yayımladığımız Uçan Fil alt markalarımız var.
– Pekala Epsilon yeni müelliflere nasıl bakıyor? Size gelen belgeleri nasıl bir kıymetlendirme sürecinden geçiriyorsunuz?
Dosyalar birinci beş on sayfada müellifin lisana hakimiyeti ve üslubu hakkında fikir veriyor. Bu kısım ilgimizi çekerse kurgu marifetine bakıyor ve kendimize, her şeyden evvel bir okur olarak, “Bu kitap ilgimizi çeker miydi?” diye soruyoruz. Birden fazla vakit kendi ortamızda da konuşup, fikirlerimizi birbirimizle paylaşarak bir sonuca varıyoruz. Bilhassa çocuk kitaplarında en az üç farklı kişi belgeleri okuyor.
– Bir müellif adayının kitabını yayımlayacağınız vakit toplumsal medyadaki görünürlüğüne de bakıyor musunuz? Ya da toplumsal medya sizi ne kadar etkiliyor?
Sosyal medyada yer alan dataların, yorumların ya da takipçi sayılarının çok sağlam olduğunu düşünmüyorum. Bunlar rahatlıkla manipüle edilebilecek ayrıntılar. Bilgilerin gerçek olduğunu varsaydığımızda, takipçi sayısı üzere datalar şahısların popülerliği ile ilgili fikir verebilir elbette; lakin bu, o kişinin yayımlanmaya kıymet bir kitap yazabileceği manasına gelmez. Olağan ki istisnai olarak, yalnızca yazıları için takip edilen ve çok ilgi gören bireyler olduğunu da söylemek lazım. Şayet bu türlü bir durum kelam konusu ise, o kişi aslında yazdıkları ile muhakkak bir okur kitlesi yaratmış demektir.
ASLINDA SANILDIĞI ÜZERE KİTAP SATIŞLARININ ARTTIĞI BİR DEVİRDE DEĞİLİZ
– 2019’da Epsilon’da en çok hangi kitaplar sevildi?
2019 yılında George R.R Martin’in hem karton kapaklı hem de sert kapaklı yayımlanan Ateş ve Kan ile Stranger Things Şüpheci Zihinler sevilen kitaplarımızdandı. Kurgudışı kategorisinde Dr. Burkay Adalığ’ın Meleklerin Payı, sanat tarihçisi Celil Sadık’ın Uygarlığın Ayak İzleri ve Prof.Dr.Hakan Türkçapar’ın Fark Et Düşün Hisset Yaşa kitapları büyük ilgi gördü.
– Peki 2020 için planlarınız nelerdi?
2020 yılındaki en değerli adımlarımız Harper Lee’yi ve David Nicholls’ı muharrirlerimiz ortasına katmaktı. Bu muharrirlerin kitaplarını yayımlayacak olmak şahsım ismine da büyük memnunluk. Çok kısa müddet içinde büyük ses getirecek üçüncü bir muharriri daha duyurmayı planlıyoruz. Kurgudışında sanattan ideolojiye, beslenmeden iktisada kadar çok farklı içerikte kitap yayımlamayı planlıyoruz. Eğitim ve sanatla ilgili serilerimize de sürat kesmeden devam edeceğiz. Fotoğraflı çocuk kitaplarında çok yetenekli müelliflerimizin ve çizerlerimizin hazırladığı eğlenceli kitaplarımız olacak. 2019 yılında büyütmeyi hedeflediğimiz genç yetişkin ve çizgi roman kategorilerindeki çeşitlilik 2020 yılında daha da artacak.
– Malum hepimiz karantinadayız. Kitap satışları bu periyotta epey arttı üzere görünüyor. Yayıncılık bu süreçten nasıl etkileniyor?
Aslında sanıldığı üzere kitap satışlarının arttığı bir devirde değiliz. Tersine, yayıncılar içinde bulunduğumuz periyottan önemli biçimde etkilendi. Zincirin değerli halkalarını matbaa, dağıtım ve perakende satış noktaları oluşturuyor. Şu anda zincirin her halkasında süreçler durmuş vaziyette. Haliyle kitap satışları da düşüyor. Online satış siteleri kitaplara ulaşmak için alternatif bir kanal; lakin burada gerçekleşen satışın toplam kaybı telafi etmesi mümkün görünmüyor maalesef.
– Pek çok yayınevi etkinlikler yaptı. Epsilon’un bu periyoda bakışı nedir? Neler yapıyor?
Biz bu devirde online satış sitemiz kitap365’e yatırım yapmaya ve burada düzenlendiğimiz çeşitli müellif buluşmalarıyla, kampanyalarla okurları kitaptan uzak tutmamaya uğraş ediyoruz. Epsilon olarak da kütüphaneler haftasında bir hafta boyunca toplumsal medya hesaplarımızdan yazarlarımızla canlı yayınlar gerçekleştirdik. Günde iki kere gerçekleştirdiğimiz bu yayınlarla okurlarımız yazarlarımızı daha yakından tanımış oldular.
Damla Karakuş: Teşekkür ederim.
Aslı Tunç: Teşekkür ederim.
*
Damla Karakuş
Instagram:
