Son yayınlanan Dünya Uyuşturucu Raporuna nazaran, 31 milyon olan uyuşturucu bağımlısı sayısı, 2016’da 29,5 milyon idi.
HIZLI BİR ARTIŞ
Aynı raporda dünya genelinde uyuşturucu kullanımı 275 milyon olarak yer alırken, bu sayı 2016 raporunda 250 milyon olarak veriliyordu. Ortadaki 25 milyonluk artış uyuşturucuyu deneyen ve kullananların sayısında süratli bir artış olduğunu gösteriyor.
5-14 YAŞA KADAR DÜŞTÜ
26 Haziran Memleketler arası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Çaba Günü’nde açıklanan datalara nazaran; 15-24 yaş kümesinde 25 yaş üstüne nazaran unsur kullanımı daha sık olarak görülürken; yakın vakitte yapılan çalışmalar 5-14 yaşları ortasındaki çocuk ve gençlerde bile unsur kullanımının görülebildiğini işaret ediyor.
EKONOMİK DÜZEYİ YÜKSEK OLANLAR KOKAİN TERCİH EDİYOR
Madde kullanımına bağlı ölümlerin 15 yaş ve üzerinde daha sıklıkla yaşandığı ve erkeklerde çoğunlukla daha sık görüldüğü belirtiliyor. Sokakta yaşayan çocuklar ve suça itilen ergenlerde unsur kullanım yaygınlığının daha fazla olduğu bildiriliyor. Lakin bu kümede tiner, bali üzere uçucu hususlar de ön plana çıkıyor. Kokain daha sıklıkla yüksek sosyo-ekonomik seviyeden gelen bireyler tarafından kullanılırken, esrar ve eroin kullanımına daha düşük sosyo-ekonomik seviyede rastlanılıyor.
UYUŞTURUCU TÜKETİMİ ALARM VERİYOR
BM raporuna nazaran 2016 yılında 192 milyon kişi esrar, 34 milyon kişi eroin, 21 milyon kişi ekstazi, 18 milyon kişi de kokain kullandı. Bilhassa Afganistan’da afyon üretimi 2016 yılından 2017 yılına kadar yüzde 65 oranında artarak 10.500 tona ulaştı. Buna rağmen 2016’da 91 ton eroin ele geçirildi.
HER ŞEYİ ÇABUK TÜKETEN JENERASYON UYUŞTURUCUYA DAHA KOLAY YÖNELİYOR
Türkiye’de uyuşturucu meselesinin büyümesinde, kendini oyalamakta zorlanan, probleme dayanamayan, çabuk sonuca varmak isteyen ve her şeyi çabuk tüketen, çarçabuk sıkılan bir kuşak yetiştirilmesinin tesirinin büyük olduğunu belirtilirken; öncelikle ebeveynlik tarzlarının değiştirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
HER İSTEDİĞİ YAPILAN ÇOCUKLAR SORUMLULUK ALAMIYOR
Küçük yaşlardan itibaren ‘üzülmesin, ağlamasın, zorlanmasın’ diye her istediği yapılan çocukların spontanlık ve yaratıcılık maharetlerinin gelişmediği tabir edilirken, sorumluluk almayı öğrenemedikleri aktarılıyor.
AİLELER DİKKATLİ OLMALI
Uzmanlara nazaran ebeveynlerin yaptıkları yanlışlar ise şu biçimde sıralanıyor:
– Sorun çözmeyi öğrenemiyorlar.
– Yalnızca ders çalışmayı ya da kurslara gitmeyi öğütlüyoruz.
– Birbirleriyle yarışa sokuyoruz.
– Kendini diğerlerine ispat etmek zorunda hissettiriyoruz.
– Hudut koymuyoruz, sorumluluk almayı öğretmiyoruz.
– Onların dağıttıklarını biz topluyoruz.
– Ya kendi seçimlerini yapmalarına müsaade vermiyoruz, onların benliklerini baskılıyoruz ya da onları tek karar mercii yapıp şişkin bir benlik oluşturmalarına katkıda bulunuyoruz.
– Baş etme sistemleri gelişmiyor, zahmetle, boşlukla, değişimle başa çıkmakta zorlanıyorlar.
– Maalesef sağlıklı irtibat kuramıyoruz.
– Uyuşturucu husus o anda onlara çok kolay bir çıkış yolu üzere geliyor, problemleri onların yerine çözecek, düşünmekten kurtaracak, haz verecek, düşünceyi giderecek, baş yapacak diye umarak bu yolu seçiyorlar.
BAĞIMLILIK, “BİR DEFADAN BİR ŞEY OLMAZ” KANISIYLA BAŞLIYOR
Uyuşturucuyu bir kez denemenin bile bağımlı olmak için kâfi olduğu açıklanıyor.
“Öncelikle “bir seferden bir şey olmaz” inancının değişmesi ve uyuşturucu hususların tesirleri konusunda toplumun her kısmını bilinçlendirmek gerekiyor. Ailelerin bu hususta hassas ve bilgili olması değerli. Ergenler yalnızca akranlarına kendini kanıtlamak için bile maddeyi deneyebiliyor. Bunun yanı sıra ortaokul ve liselerde kontrolün ve aileyle iş birliğinin artması koşul.
UYUŞTURUCU UNSURLAR PSİKİYATRİK HASTALIKLARI TETİKLEYEBİLİR
Uyuşturucu unsurun beynin kimyasal yapısını da değiştirdiği biliniyor. Bunun sonucunda husus kişinin bilişleri, hisleri, davranışları, kişiliği üzerinde önemli değişiklikler yaratıyor ve vücudu de tahrip ediyor. Yani kişi hem ruhsal hem fizikî sıhhatini kaybediyor. Kişi bağımlı olduğunda unsurdan öbür bir şey düşünemez hale geliyor. Bunun sonucunda aile hayatı, iş hayatı, toplumsal hayatı, cinsel hayatı bozuluyor.
YIKICI SONUÇLAR
Bireyin öfkesi artyor, saldırgan davranışlar sergiliyor, sıklıkla moral bozukluğu yaşıyor, intihar niyetleri ve kendine ziyan verme davranışları olabiliyor. Kişi unsurun tesirindeyken gerçeği kıymetlendirme yetisinde bozulma olabileceğinden kendine ya da diğerine ziyan verebiliyor. Bu da çok yıkıcı sonuçları doğurabiliyor. Beynin yapısını değiştirdiği ve bir stresör tesiri olduğu için unsur kullanımına bağlı anksiyete bozukluğu, hususa bağlı psikoz, husus kullanımına bağlı deliryum üzere pek çok psikiyatrik rahatsızlık tetiklenebiliyor.
