İstanbul’da yaşayan Buket ve Emre Karabulut çiftinin birinci çocukları Ege ocak ayında 28 haftalıkken prematüre olarak dünyaya geldi.
Bin 100 gram olarak doğan Ege bebek her prematüre doğan üzere teneffüs aygıtına bağlı olarak küveze alındı.
2 GÜNLÜKKEN BEYİN KANAMASI GEÇİRDİ
Ancak hayata gözlerini açmasının ikinci gününde beyin kanaması geçirdi. En riskli olarak görülen birinci haftada ender rastlanan bir durumla karşı karşıya kalındı.
Solunum aygıtına bağlı durumda bulunan Ege’nin bağırsaklarında az rastlanan bir iltihaplanma görüldü. Bu komplikasyonlar sonrasında bebeğin ağızdan beslenmesi kesilerek göbekten beslenmesine başlandı.
Fakat bir mühlet sonra bağırsak da patlayınca beslenmesi durdu. Hekimler aslında bir yandan teneffüs aygıtına bağlı bulunan, bir yandan beyin kanaması, bir yandan da bağırsak perforesi olan Ege’nin yaşamasını imkansız olarak kıymetlendirdi.
Ege’nin tedavisini gerçekleştirerek onu tekrar hayata bağlayan Çocuk Sıhhati ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üy. Alper Özkılıç, “Bebekte farklı olarak vakit içerisinde gelişen çok ağır komplikasyonlar oldu. Zira daha teneffüs zahmetini tam atlatamadan bebekte beyin kanaması tespit ettik. Daha bu durumdayken bebekte diğer bir komplikasyon gelişti. Bağırsakta delinme oldu ve çocuk cerrahının müdahalesiyle Kolostomi açılarak ağızdan beslenme olayı sekteye uğradı.” dedi.
MUCİZE GERÇEK OLDU
“Bebeğimizi göbek kateterinden besliyorduk. Orada da mikrop üremesi olup sepsis dediğimiz tablo gelişti. Göbek kateteri de çıkarılınca bebek ne ağızdan ne de damardan beslenebilir oldu” diyerek kelamlarına devam eden Özkılıç, “Bütün hepsinin yaşanması bizi ümitsiz bir duruma sokmuştu. Bu esnada beyin kanamasında gerileme başladı. Çocuk cerrahisinin takipleri de günler içinde olumlu istikamette ilerledi. Açıkçası mucize olarak, ağır tablodaki bir bebeğin bu biçimdeki hali bizi çok sevindirdi” tabirlerini kullandı.
ANNE BUKET KARABULUT: ÇOK ŞİDDETLİ BİR SÜREÇTİ
Yaşadıkları sürecin çok güçlü olduğunu fakat pes etmediklerini söyleyen anne Buket Karabulut, “Hissettiklerimi anlatabilmem mümkün mü bilmiyorum lakin hiç kimsenin bu türlü bir şey yaşamasını istemem. Birinci başlarda insan hiçbir şey hissedemiyor. Meskene gelmesinin dışında hiçbir şey düşünmemeye odaklanmıştık. Tegirgindim ve meskende bakımını yapabileceğimden emin değildim. Tabibimiz Alper Beyefendi denetime geldiğimizde çok yeterli bakıldığını söyledi. Bizi çok hoş teşvik etti ve çok yardımcı oldular. Çok şiddetli bir süreçti. Çok minikti. Yastık olmadan tutamıyorduk. Lakin çok şükür atlattık. Bu türlü şeyler yaşayan insanların bebeğinin meskene gelmesinin dışında hiçbir şey düşünmemesini tavsiye ediyorum.” dedi.
“İNATÇI VE SAVAŞÇI BİR BEBEK”
Baba Emre Karabulut ise sürecin kendisini çok üzdüğünü lakin eşine dayanak olmak ismine bunu muhakkak etmediğini söz ederek, “Hem anneyi hem kendinizi hem de etrafınızdakileri ayakta tutmanız gerekiyor. Sıkıntı bir süreç ancak bu süreçte her vakit olumlu düşünmek gerekiyor. Ben bunu yaptım. Vakit zaman düştüğüm anlar oldu lakin çabuk toparlandım. Çok şükür bebeğimiz şu an iyi” diye konuştu.
Ege bebeğin ‘savaşçı’ olduğunu vurgulayan Baba Karabulut, “İnatçı ve savaşçı… Yeterli ki de inatçı olmuş, yeterli ki de savaşçı olmuş.” dedi.
2 buçuk ay ağır bakımda kalan Ege bebek artık 7 aylık ve büsbütün sıhhatine kavuşmuş durumda.
